Bi rüya gördüm...
Dün sabah rüyamdan zıplayarak uyandım. Genelde rüyalarımda yüksek bir yerlerden düştüğümü gördüğümde zıplarım, bu çoğunlukla uçurum olur, efendime söyliyeyim apartman boşluğudur, helikopterden atıldığımı görmüştüm bir defa sivri kayaların tam üzerine doğru...çarpmadan uyanmıştım allahtan(karabasanla eş tutarım kendisini:/), bu sefer çok farklıydı.
Rüyamda, belki de kabusumda demeliyim, diploma projemde en sevmediğim iki hocamın rehberliğinde GECEKONDU MAHALLESİ projesi çizdiğimi gördüm:o
Sınav başlamış ve ben dolaşırken sınıfın içinde 2 saat geçmiş bile. Hocam uyarıyor çizmeye başlamazsam bir anlamı olmayacağını, yetişmeyeceğini söylüyor. Başımda dikiliyor. Masanın üzerinde çok dağınık kağıtlar var. Toplamaya başlıyorum bir yandan. Elimi sürdüğüm anda toplanıp üst üste konduğunu gördüm. T cetveline ihtiyacım vardı. Çantamı karıştırmaya başladım, kocaman eski bir hazine sandığına döndü. İçinde her boyda cetvel, gönye, şablon vardı. Karıştırıp işime lazım olanları aldım. Sandık çanta haline döndü.
Bir yandan sevinip, bir yandan çizmeye başladım. Gereksiz bir mutluluk vardı üzerimde. Hocam ın biri şu an sağlık sorunları nedeniyle ders vermiyor artık gerçek hayatta. Rüyamda rengi sapsarıydı. Ama ısrarla konuşmaya ve beni yönlendirmeye çalışıyordu sürekli.
Plan diye başladığım kağıdın üstüne detay girdiğimde perspektif çizmeye başladım. Terslik var bunda diyorum ama harala gürele su borusu, tuğla dokusu, ipe gerili çamaşır yığınları çiziyorum. Sokağın perspektifini çizdim. Rögar kapağının altını, kanalizasyon çizdim. Çizdikçe sanki yerin altına, mekana dahil oldum. Çizdikçe gülüyorum. Nasıl göründüğünü soruyorum.
Güya 2 kişi çalışıyoruz ama arkadaşım benden kalem, pergel istiyor sadece. Panik halinde. O anlarda sınıfı görüyorum. ÇİZDİĞİMDE MEKANIN İÇİNDEYİM. Çizdikçe mekan değişiyor, genişliyor. Detaylarda kaybolduğumu düşünüp panikliyorum. Nasıl ilk paftaya döneceğimi tasarlamaya başlıyorum. Yetiştirme telaşım yok ama detaydan kurtulmaya çıktıkça yeni bir boşluk görüp saldırıyorum. Kağıtlar çarşaf çarşaf doldukça üst üste diziyorum. 30 sayfa olduğunu söylüyor hocam. "Yeter mi?" diyorum, kafa sallıyor. Kağıda bakıyorum, sadece çizgi görüyorum. Artık içine giremiyorum. Bitirdiğimi söylüyorum. "İyi iş çıkardın" diyor hasta olan hocam. Toplanıp çıkıyor.
Masanın üzeri ilk başladığım gibi darmadağınık. Her yerde hademeler var. Kağıtları toplamaya çalışıyorum. Dağılıyorlar her yere. Bir arada tutamıyorum. Saate bakıyorum. Gece yarısı olmuş. Servisi kaçırdığımı duyuyorum.... Sonra zıpladım işte...... UYANDIM! İlk refleksim saçlarımı tutup çekmek oldu. Hemen bıraktım canım acıyınca:/
Gördüğüm en tuhaf rüyaydı işte... ne anlama geliyor acaba? Sanırım çıldırıyorum...ya da mesleğimle AŞK yaşıyorum... Rüya tabirine baksam can alıcı kelime hangisi? Bilemedim:/ Yorumlamaya çalışan olursa sevinirim:))))
Rüyamda, belki de kabusumda demeliyim, diploma projemde en sevmediğim iki hocamın rehberliğinde GECEKONDU MAHALLESİ projesi çizdiğimi gördüm:o
Sınav başlamış ve ben dolaşırken sınıfın içinde 2 saat geçmiş bile. Hocam uyarıyor çizmeye başlamazsam bir anlamı olmayacağını, yetişmeyeceğini söylüyor. Başımda dikiliyor. Masanın üzerinde çok dağınık kağıtlar var. Toplamaya başlıyorum bir yandan. Elimi sürdüğüm anda toplanıp üst üste konduğunu gördüm. T cetveline ihtiyacım vardı. Çantamı karıştırmaya başladım, kocaman eski bir hazine sandığına döndü. İçinde her boyda cetvel, gönye, şablon vardı. Karıştırıp işime lazım olanları aldım. Sandık çanta haline döndü.
Bir yandan sevinip, bir yandan çizmeye başladım. Gereksiz bir mutluluk vardı üzerimde. Hocam ın biri şu an sağlık sorunları nedeniyle ders vermiyor artık gerçek hayatta. Rüyamda rengi sapsarıydı. Ama ısrarla konuşmaya ve beni yönlendirmeye çalışıyordu sürekli.
Plan diye başladığım kağıdın üstüne detay girdiğimde perspektif çizmeye başladım. Terslik var bunda diyorum ama harala gürele su borusu, tuğla dokusu, ipe gerili çamaşır yığınları çiziyorum. Sokağın perspektifini çizdim. Rögar kapağının altını, kanalizasyon çizdim. Çizdikçe sanki yerin altına, mekana dahil oldum. Çizdikçe gülüyorum. Nasıl göründüğünü soruyorum.
Güya 2 kişi çalışıyoruz ama arkadaşım benden kalem, pergel istiyor sadece. Panik halinde. O anlarda sınıfı görüyorum. ÇİZDİĞİMDE MEKANIN İÇİNDEYİM. Çizdikçe mekan değişiyor, genişliyor. Detaylarda kaybolduğumu düşünüp panikliyorum. Nasıl ilk paftaya döneceğimi tasarlamaya başlıyorum. Yetiştirme telaşım yok ama detaydan kurtulmaya çıktıkça yeni bir boşluk görüp saldırıyorum. Kağıtlar çarşaf çarşaf doldukça üst üste diziyorum. 30 sayfa olduğunu söylüyor hocam. "Yeter mi?" diyorum, kafa sallıyor. Kağıda bakıyorum, sadece çizgi görüyorum. Artık içine giremiyorum. Bitirdiğimi söylüyorum. "İyi iş çıkardın" diyor hasta olan hocam. Toplanıp çıkıyor.
Masanın üzeri ilk başladığım gibi darmadağınık. Her yerde hademeler var. Kağıtları toplamaya çalışıyorum. Dağılıyorlar her yere. Bir arada tutamıyorum. Saate bakıyorum. Gece yarısı olmuş. Servisi kaçırdığımı duyuyorum.... Sonra zıpladım işte...... UYANDIM! İlk refleksim saçlarımı tutup çekmek oldu. Hemen bıraktım canım acıyınca:/
Gördüğüm en tuhaf rüyaydı işte... ne anlama geliyor acaba? Sanırım çıldırıyorum...ya da mesleğimle AŞK yaşıyorum... Rüya tabirine baksam can alıcı kelime hangisi? Bilemedim:/ Yorumlamaya çalışan olursa sevinirim:))))
Yorumlar
Yorum Gönder